Andaç & Yaren
1.Tekil
Cafe de Saat 15:00
Telefonlar
sağolsun.Onunla görüşmek için can atıyordum.Özlemiştim sevgilimi.Vücuduma
sevgimin verdiği mutluluk dokunuyordu adeta.Gözlerim kamaşıyordu
onunlayken.Daha da mutlu oluyordum.Telefonu kapattıktan sonra bir hışımla
yatağımdan kalktım.Kalkarken az daha yere düşecektim.Ama bu sakarlık
felaketinden de kurtulmuş gibi görünüyordum.Sonunda sağlam bir şekilde ayakta
durduktan sonra hızlı bir şekilde dolabıma doğru ilerlemeye başladım.Kırmızı
oje ile süslenmiş ellerimi dolabın kapağına doğru götürdüm.Yavaşça
açtım.İçerisinde ki giyimlere göz atmaya başladım.Bir taraftan da kıyafetleri
çıkarıyor ve aynaya bakıyordum üstüme getirerek.Kendi kendime konuşuyordur.
“Hayır,bu
olmaz.Yok,yok bu hiç olmaz.Off.Ne giyeceğim ben.” O kadar kıyafet
içerisinden bir kıyafet bile seçemiyordum.Ne giyeceğime karar veremeden deli
olmak üzereydim.En sonunda geçenlerde aldığım jean pantolon gelmişti aklıma.Gökyüzü
mavisi rengindeydi.Hoşuma gidiyordu.Üzerime dar bir badi giydim ve boynuma
ucunda parlak bir elma olan,uzun bir kolye takmıştım.Aynanın karşısına
geçtikten sonra saçlarımın düz olmasından faydalandım.Saçlarımı uzun bir süre
taradıktan sonra makyaj yapmama geldi sıra.Nasıl bir makyaj yapmalıydım.Ağır
mı? Yoksa daha sade bir şeyler mi? Bunu düşünürken bir taraftan da saatime
bakıyordum.Geç kalmamalıydım.Hızlıca makyajıma karar vermeden gözlerime siyah
kalem çektim.Onu’da siyah eye-liner ile uzatarak güzelleştirdim.Siyah rimelde
sürdükten sonra yanaklarıma hafif biraz allık ve dudaklarıma parlatıcı
sürdüm.Ayağıma ise spor bir tarz bulundurmak için converse
giydim.Telefonumu,cüzdanımı çantamın içine atarak evden çıktım.Sürekli saatime
bakıyordum.Zaman yaklaşıyordu.Ya yetişemezsem gibi kötü sorular türüyordu
aklımda.Bu asla olmamalıydı.Arabamla da gidebilirdim oraya.Ama sıcakta bu hiç
çekilmezdi.Yalnızken araba kullanmayı fazla sevmiyordum çünkü.Beklerken bir
taksi geliyordu yoldan baktığımda.Elimi hızlıca kaldırdım ve taksinin durması
için işaret verdim.Taksi önümde durdu.Kapıyı hemen açarak içine bindim.
“Ortaköy ‘e Cafe’ye
lütfen.” Taksici nereye gitmek
istediğimi duydu.Hızlıca arabayı sürerken ben halen saatime bakıp duruyordum.Sonunda
Ortaköy’e gelmiştik.Taksiciye parasını verdim ve teşekkür ettikten sonra
taksiden indim yavaşça.Telefonuma mesaj gelmişmi diye baktım.Gelmediğini
görünce hızlıca cafeye doğru ilerlemeye başladım.Cafeden içeriye adım attığımda
gözlerimle ortalığı yokladım bir.Andaç’ı arıyordu gözlerim.Sonunda da bulmuştum
onu.Telefonunu cebinden çıkartıyordu.Mesaj atıyordu.Belki bana idi.Belki de
arkadaşlarına.Bilemiyordum.Hızlıca yanına gittiğimde ellerimle onun gözlerini
kapadım arkadan.Beni tanıyabilecek miydi acaba…