Sıcak, dolgun ve akışkan... Nina'yı kendinden geçiren o eşsiz tat. İçtikçe kendine daha çok bağlayan, tutku ve şehvete bürüyen sıvı
Daha ağzına almadan kokusu çekmişti kendini içine, o iki delikten boşanırcasına akan sıvı onu etkisi altına almıştı. Hiçbir şey düşünemez olmuştu istedikçe istiyor sonuna gelmeyi bekliyordu.’asla bitmesin’
Kim olduğunu nasıl olduğunu ne yaptığını unutmuşu. kollarındaki , iri yapılı sexi çocuğun inleyişlerini duyar gibiydi sanki.
Her inleyişi içine işliyor Nina’yı kendinden geçiriyordu.Nina bir an kafasını kaldırıp kollarındaki çocukla birlikte ormana büyük bir inleyiş verdiler. İnleyiş öyle içten öyle gerçekçiydi ki. Çocuk halinden çok memnun duruyordu, inleyişleri bitmiyor,
Sesi kesilmiyordu, Nina’yı istiyor kendine çekiyordu.
Nina kafasını biraz kaldırabildiğinde az da olsa kendine geldi dudaklarında hala ılık kan gözlerinde ise arzu dolaşıyordu. Yanındaki çocuğun gözlerine baktı öyle büyük bir tutku vardı ki. Transa mı geçmişti yoksa?
Nina bu yaptığının yanlış olduğunun bilincine varacak kadar kendine geldi, ne yapmaması gerektiğini biliyordu, ne yapması gerektiğinde.
Ağzındaki tatlı müthiş kanla çocuğun hazırda bekleyen dudaklarını birleştirdi. İkisi de kanı almaya çalışırken daha da yaklaştılar birbirlerine.
Yerde sonbaharın etkisiyle sarı yapraklar birikmişti, ay ışığı ikisini parıldatıyordu.
Yerde olan bedenleri daha da yaklaştı. Nina ellerini çocuğun ensesine götürüp kendine çekti. Artık ikisi tek bir bedendi. İnleyişleri kimi zaman yüksek sesle kimi zamanda his ile anlaşılıyordu. Ellerini ensesinden çektikten sonra , teninin altından damarlarının geçtiği yüzüne geldi elleri, yüzünü kavradı saçlarından tuttu.
Saçlarını çekiyor ve çocuğu öpüyordu. Çocuk saçının çekildiğinin farkında değil gibiydi.tüm dikkatini, dudaklarından şehvetle öpen aynı zamanda öperken dudağının iç kısmında küçük bir kesik açan tutkulu kıza vermişti.
Nina daha ne olduğunu anlamadan çocuk gömleğini yırtmıştı bile , çocuğun dudakları dudaklarından yavaşca ayrılıp aşağı iniyordu.nina yüksek sesle inledi.
Yavaş yavaş inleyişleri devam ederken ilerden bir ses duydu. Ayak sesleriydi.
Biri yaklaşıyordu! Nina panikledi, çocuğun altından kalkmaya çalıştı ama çocuk kendinden geçmiş şekilde Nina’nın boynundan öperek daha aşağı inmekle meşguldü.
Karşıdan gelen adam baya iriydi..ama bu saatte burada ne arıyordu? Anlaşılan bekçi gibi bir şeydi. Paniğinin daha da artmasının nedeni adamın elindeki kocaman tüfek’i görmüş olmasıydı.
Çocuğun yüzünü ellerinin arasına aldı…ona gitmeleri gerektiği bakışını attı
“hayır, gitmek istemiyorum” dedi çocuk çarpık bir gülümseme ve tutku dolu bir sesle.
Ninanın elleri çocuğun muhteşem şekilli dudaklarına kaydı. Eline kan geldi. Parmağının ucunda yalanmayı bekleyen müthiş görünümlü sıvıya baktı.
Sadece kan. Sadece bir damla kan. Kan!
Nina dayanamayıp parmağını ağzına götürdü. Küçük kan damlası diline temas ettiğinde tekrar kan isteği geldi, öyle mayhoş öyle ılıktı ki…ımmm
ama artık gitmeliydiler, yoksa o silah ikisinin de fena canını yakardı.
Ayağa kalktılar ve koşmaya başladılar. Nina yeni beslendiği için çok hızlı koşuyordu ama çocuk Nina’dan daha yavaştı. İkisinide yavaşlatıyordu çocuk. Nina onu bırakıp gidebilirdi. Sonuçta o bir insandı bekçi onu öldürecek değildi. İnsanlar insanlara yardım ederdi…
Ama çocuğu bırakmaya niyeti yoktu. Ondan beslenip onu güçsüz düşürüp öylece bırakamazdı. Bunu yapmayacaktı. Yapmamalıydı da.
Geri döndü çocğu hızlandırmak için ona cesaret veriyordu. Yapabilirsin yapabilirsin…
İkiside koşmaya başladılar nina rahatlıkla çocuksa zar zor koşuyordu. Ama nina’nın elinden gelen buydu daha fazlasını yapamazdı. Şu dertten bir kurtulsunlar onu iyileştirecekti .
Çocuk yine arkada kalmıştı. Nina yine geri gitti. Elinden tuttu. Ve eline kan geldi. Bileklerinde emdiği kandı bu. Nina ellerine baktı. Öyle güzel görünüyordu ki…
Elini ağzına götürmeye yeltendi. Ama yapmamalıydı eğer tadarsa tekrara isteyecekti. Ama şehveti Nina’dan üstündü. Elini ağzına götürdü. Niyeti sadece tadımlıktı.
Sıvının ağzına değmesiyle sırtından bir acı dalgasının geçmesi bir oldu. Acı yavaş yavaş dalga dalga yayılıyordu. Daha fazla dayanamazdı o mermi canını fena yakmıştı.
Yere düştü. İnlemeye başladı. Bu inleyişler acının getirdikleriydi bir tutku yoktu. Damgalanma yüzünden çocukta acı çekiyordu.
Acı yaklaştı. Nina’nın dibindeydi artık cebinden parlayan bir şey çıkardı.
Bıçaktı bu!
Nina gözleriyle takip edemeden çoktan sağ göğsüne gitmişti bile keskin şey.
“ahhh” diye inlediler. Gözlerinden yaş aktı nina’nın. Ve gözlerini yumdu. Birazdan burada olmayacaktı. Hissedemeyecekti gideceği yer hakkında en ufak bir fikri yoktu. Ama Nyx geldi aklına onu izliyordu birazdan ona kavuşma ümidiyle yanıp tutuşuyordu nina.
Sonunda kurtuluyorum, sana geliyorum tanrıçam .
Dedi bilincini kaybetti avcı ne olduğunu anlamayarak bakıyor, çocuksa ninanın yanında feryat ediyordu.
Aç gözlülüğü ölümü olmuştu Nina’nın…
Salı Ağus. 03, 2010 7:36 pm
