Küçük Sırlar RP
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Küçük Sırlar RP

Sırlar belkide göründüğü kadar küçük değildir.
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Hazal Hanzade.

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
HazaL Hanzade




Mesaj Sayısı : 2
Points : 6
Doğum tarihi : 22/04/92
Kayıt tarihi : 06/11/10
Yaş : 32

Hazal Hanzade. Empty
MesajKonu: Hazal Hanzade.   Hazal Hanzade. Icon_minitimeC.tesi Kas. 06, 2010 3:11 pm

* Ad-Soyad: Hazal Hanzade
* Kişisel Özellikler: Hazal farklı bir kişiliğe sahiptir. Herkesten uzak kendi halinde bir kızdır. İlgi çekmekten nefret eder. Sadece samimi bulduğu insanlarla takılır. Onlar da eliyle sayabileceği kadar azdır.

* Aile Geçmişi: Annesini kaybettikten sonra hayatta tek varlığı olan babasıyla bir süre sonra araları bozulur. Babası onu hep üst düzeyde her şeyi ele geçirebilen bir kız olmasını istemiştir. Ama Hazal ilgi çekmeyi sevmediği için babasıyla pek çok tartışmaları olmuştur. Bu yüzden Hazal kaybettiği anneannesinin evinde yaşamayı tercih etmiştir.
* Ünlünüz: Selena Gomez
* Örnek Role Play:

O güzel suratlı, yaşlı kadının üstünden, gözlerimin önünde kırmızı bir araba geçmişti. Artık kandan bıkmıştım. Anneannemi o halde gördüğümde çığlıklarla ağlamaya başlamıştım. Yeter diyordum, yeter... Önce anneannem, sonra annem. Kim kalmıştı peki şimdi onlardan geriye? Kimse. Ne bir kişi kalmıştı ailemden, ne de sevgi dolu bir hatıra... Anneannemin evinde devam ettirdim yaşamımı. Derslerim hep iyiydi. Kafama takacağım şeyler olmazdı, görüşler olmadığı zaman tabi. Aynaya bakarak gülümserdim hep kendime. Annem gibi yeşil gözlerim vardı, saçlarımsa kumraldı. Onun gibi muntazam bir burnum ve ne ince ne kalın olan dudaklarımla suratım güzeldi. Yaşıtlarıma göre boyum gayet uzundu. Yemek yemeğe düşkün olmama rağmen bedenim ince ve zarif, kilom normalinden azdı. Ama asla şımarmadım. Okulda erkekler hep peşimde dolanırdı, hepsi de yakışıklı olurdu genelde ama ben aldırmazdım. Biliyor musunuz? Yaşanan acılar yapıyor bunu size. Aslında o zamanlar yapmam gereken şey her kız gibi hayatımın aşkını bulup mutlu mesut yaşamaktı ama ben acılarla ve derslerle uğraşıyordum. Bir de anneannemle .
Rahmetli, çok bağırırdı bana. Her şeyime kızardı. Normalde çok dağınık olmama rağmen, bilerek düzgün bırakırdım her şeyimi. Ama yine de bir kusur bulup bağırırdı. Ben de bir şey demez, odama çekilir düşüncelere dalardım.
Lise benim için bir dönüm noktasıydı. Yavaş yavaş insanlara açılıyordum. Kendimce birkaç arkadaş bulmuştum. Her zamanki sakin kız tavrımı koruyordum. Her konuda soğukkanlı olmaya çalışıyordum. Olması gerekende bu değil miydi ? Acılar taşlaştırmıştı belki kalbimi . Babamla aram biraz daha açılmaya başladı. Birkaç kez benimle yaşamak istediğini söyledi fakat kabul etmemiştim. Sadece bazı hafta sonları onunla kalıyordum. O günlerde de o konuşuyor, ben susuyordum. Bazen bu suskunluğuma isyan ediyor, bağırıp çağırıyor odadan çıkıyordu. Sonra gözlerindeki masumiyetle yanıma oturuyor, göz yaşlarımı silip annemi anlatıyordu. Sadece o zamanlar kızmıyordum ona. Kızamıyordum belki . Annemin yeşil gözleri ve muntazam bir burnu vardı. Bir de sarı saçları.. Babam hep ‘O bir melekti. Bana seni verdi ve uçup gitti.’ Derdi. Babamla aramızdaki tek bağda buydu belki. İkimizin de meleği uçup gitmişti.
Yine bir hafta sonu babama gitmiştim. Hoyratça esen rüzgardan uçuşan saçlarımı bir arada tutmaya çalışıyordum. Benim için bitmek bilmeyen yolun sonuna gelmiştim. Babamın evi.Bahçeye girdiğimde iki yabancı araba gördüm. Elimdeki minik bavulumu bırakıp yedek anahtarımı çıkarttım. Altın işlemeli tokmağını kavrayarak içeri girdim. Ayakkabılarımdan çıkan tok seslere aldırmadan hızlı hızlı salona gittim. Babam, üzerinde parlak döpiyes giymiş bir bayan ve ona eşlik eden iki adamla sohbet ediyordu. Adamlar durmadan bir şeyler anlatıyorlar. Babam ise sadece kadınla muhatap oluyordu. İçeri girdiğim fark edildiğinde sesler kesilmişti. Babam gayet samimi bir biçimde yerinden kalkarak
-Hoş geldin meleğim. Bizde seni bekliyorduk’
dedi. ‘Hoş bulduk’ anlamında başımı oynattım ama dediklerinin hiç birine anlam veremiyordum. Kadın gayet samimi ve net bir ses tonuyla
-Merhaba Hazalcığım. Ben Cansu Aktürk. Yeni moda danışmanınım. Bu beyler Rose mankenlik ajansının üst düzey yöneticilerinden. Eğer anlaşabilirsek çok güzel şeylere imza atacağız.’
dedi.Son cümlesinden sonra suratında belli belirsiz bir tebessüm oluşmuştu. Daha on yedi yaşındayken üst üstte gelen acılar yetmezmiş gibi babamın popülerlik merakına yem olacaktım. Gözlerimden ateş fışkırırcasına babama bakıyordum. O ise gayet sakin ve yılışık tavırlarıyla bana gülümsüyordu. Onun bu rahatlığı kanıma dokunuyordu.
-Artık bu rezilliğe boyun eğmeyeceğim. Bu işi yapmak istemediğimi babama kaç defa anlattım. Sizin magazin malzemeniz olmak istemiyorum’
diye haykırdım sert tavrımla. Yine topuklarımı sertçe yere vurup yankıya aldırış etmeden çıktım evden. Kapıda bıraktığım küçük valizimi elime alıp terk ettim bahçeyi. Tam inanacakken babama yine aynı şeyler olmuştu. Yine saf yerine konmuştum. Rüzgardan titreyen bacaklarım bedenimi taşımıyordu artık. O sinirle nereye gittiğimi bilmeden yürümüş olacağım ki sessiz bir parkın ortasında buldum kendimi. Bir banka çöktüm istemeden. Göz yaşlarımı elimin tersiyle yok ettim suratımdan. Valizimi bırakıp titreyen dizlerimi ovuşturmaya başladı ellerim. Çağresizlik tam anlamıyla bu olsa gerek.
‘Hazal, meleğim’
Düşüncelerime dalmışken kulağıma fısıldayan sesle irkildim. Babam. Peşimden koşmuştu yüzsüzce. Oysa ki ben onu görmek bile istemiyordum. Tam arkama geçti. Soğuktan buz kesmiş ellerini omuzlarıma değdirdi. Üperdim. Bir süre kafamın içindekilerle boğuşuyordum. Bir şeyler anlatıyor, duymuyordum. Böyle olmasının benim içi daha iyi olacağını söylüyordu galiba. Ya da dur . O duymaya alışkın olmadığım söz. Seni seviyorum kızım. Hayır baba, hayır. Senden bu kadar nefret ediyorken sırası değil bunun. Ama yapamıyorum . İçime bir sıcaklık doğuyordu o sözden sonra. Alışkın olmadığım tebessümle elini boynuma doluyor kendi vücuduna çekiyordu. Elleriyle kollarımı tuttum . Kurtulmak istemedim. Kollarını boynumdan çektiğinde ayağı kalktım. Boğazım düğümlenmişti. Aklımdan söylenecek o kadar çok kelime geçiyordu ki içlerinden en vurgulu olanını seçmeliydim. Yapamadım. Gözleriyle yine kandırmayı başarmıştı beni. Ama bu sefer kollarına teslim olmayacaktım. Yere eğilip çantamı aldım. Yüzümde tatlı bir acı vardı. Sert rüzgara karşı gelerek savurdum saçlarımı. Yutkundum. Sesim her zamankinden titrek ve düşük tondaydı. Gözümden süzülen yaşa hakim olmaya çalışarak başımı kaldırıp babama baktım .
Keşke sana güvenebilseydim. Baba.’

* İstediğiniz Rütbe:Eğer uygunsa Özel Ant lisesi 12. sınıf öğrencisi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hazal Hanzade.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Küçük Sırlar RP :: Kayıt İşlemleri :: Kayıt :: Rp Puanlatımı-
Buraya geçin: