Küçük Sırlar RP
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Küçük Sırlar RP

Sırlar belkide göründüğü kadar küçük değildir.
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Ceylin.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Ceylin Üstün
Özel Ant Lisesi 11. Sınıf
Özel Ant Lisesi 11. Sınıf
Ceylin Üstün


Cinsiyet : Kadın Mesaj Sayısı : 145
Points : 248
Doğum tarihi : 17/11/93
Kayıt tarihi : 03/08/10
Yaş : 30
Nerden : Mannahtan.

Kişi sayfası
Rp Puanı:
Ceylin. Left_bar_bleue89/100Ceylin. Empty_bar_bleue  (89/100)

Ceylin. Empty
MesajKonu: Ceylin.   Ceylin. Icon_minitimePerş. Eyl. 02, 2010 12:35 am

Elini cebine atıp bir sigara çıkarırken, etrafındaki gözlerini ona dikmiş hödükleri önemsemedi. Bakımsız parmaklarının arasına sigara geçirirken, tırnaklarındaki paçoz ojenin kalkmaya başladığını fark etti. Hayatında birçok şeyde olduğu gibi, bunu da umursamayarak yaktı sigarayı. Dumanı içine çekerken ölmeyi istedi. Bir parça dumanla ölmeyi. Ölmek bi kurtuluştu onun için. Tek seçeneği gibiydi… Ölüm, tekrar yaşama dönmekti onun için. Bir şans daha demekti. Her zaman düşünüp durduğu şeyleri düşünmekten sıkılmışçasına, üfledi sigarasını. Etrafa baktı. Neredeydi bu adam? Kahrolası pislik herif. Havanın gittikçe soğuyor olması, onun nabzı olan ama cansız bedenine işlemiyordu artık. Öyle uzun zamandır dışarıdaydı ki, soğuk; onun zırhla karşıladığı bir düşmandı. Zırhı ise teninden başka bir şey değildi. Eskimiş, kullanılmış cansız bir ten. Tekrar dışarı üflediği duman, daireler çizerek havaya karıştı. Bunun için uğraşmazdı. Şekilli bir duman için. Kendiliğinden öyle çıkıyordu. Bu da onun, eşsiz özelliklerinden –belalarından-biriydi. Onun özelliği yoktu. Başındaki belalardan, özellik yapmaya sıra gelmiyordu. Ayakta durmaktan yorulmuş olduğunu fark ederek, etrafa baktı boş boş. Kaç saattir ayaktaydı? Daha doğrusu en son ne zaman oturarak bir kahvaltı etmişti? Bu zaman öyle gerideydi ki, bir önceki yaşamı gibi geliyordu Aida’ya. Ruhunun bir önceki bedeninde olması kadar uzun bir süre.. Ailesi, kerdeşi sevdikleri.. Onları en son ne zaman görmüştü? Ne zaman konuşmuştu onlarla? Seslerini hatırlıyor muydu? Yüzlerini? Pişmanlık karışık, hafif bir hüzün dalgası geçti yüzünden. Tabii ya! En son; onu bu beladan kurtarmaya çalışırken, bu belanın adamları dövmüştü abisini. Dişlerini sıkıp, bunların çok eskide kaldığını, artık bir ailesi olmayan elden ele dolaşan bir kız olduğunu hatırlattı. Bunu sık sık yapardı. Ailesine ve sevdiklerine olan özlemi bir dağ gibi birikmişti. Okyanusları bile boğabilecek nefret taşıyordu içinde, o pislik heriflere karşı. Erkek arkadaşı geldi aklına. Pisliğin önde gideni. Onu bu illete bulaştıran it! Abisinin sözünü dinemeyip, o pislikle kaçmasaydı evden, şu an annesi saçını tarıyor, el bebek gül bebek bakıyor olacaktı.. Gözlerinin dolduğunu hissederek, kapattı göz kapaklarını. Son dumanı içine çekerken gözleri kapalıydı. Onları –sevdiklerini- düşünmesi bile ona yasakken, hala onlara olabileceğini hayal etmesi, bataklığa düşen 150 kilo birinin kurtulması kadar hayal bir şeydi. Üzüntü kapladı narin yüzünü. Umutsuzluk, çaresizlik, teslimiyet kol gezdi içinde.. Patlamaya hazır öyle volkan barındırıyordu ki şu küçücük kalbinde, tüm dünya yanabilirdi. Çaresizlikle açtı gözlerini. Arkadan bir ses duydu, irkildi. Dönüp baktığında, top sakallı, uzun boylu ve sanki kötülüğünün aynası olmuş gözleriyle ona bakan bi adam vardı. Damarları isyan etmeye başladı. Lanet olsun! Kriz geçirmeden önce almalıydı şu iğrenç, ama bağımlısı olduğu şeyi. Uyuşturucu. Tüm vücudu titremeye başlıyacaktı birazdan. Transa geçmeden önce bir miğde bulantısı yaşayacaktı. Daha öncede kriz geçirdiği için.. Önceki seferde mal almaya parası yoktu ve adamın iğrenç teklifini kabul etmediği için kriz geçirmişti. Teklifin ne olduğu barizdi.. Bu seferde parası yoktu. Ama ama bu adam ona ilk mal veren adamdı.. erkek arkadaşından sonra.. Belki belki bir seferliğine verebilirdi. Ayaklarından başlıyarak iğrenç bir acı dalgası savurdu geçti bedenini. Küçük bir acı inleme sesi çıktı. Damarları.. damarları çekiliyor gibi oldu.. kriz yaklaşıyordu acee etmeliydi. “Yanındamı?”dedi acele bi sesle. Adam ik önce güldükten sonra, iyice süzdü Aida’yı. İnce ve omuzlarındaki gömleğinden, yırtılmış paçavra kotuna kaydı gözü. Dağınık saçlarında durup, gözlerine baktı tekrar adam. “Para yanında mı?”derken iğrenç ve tam onlara yakışacak şekilde gülüyordu. Dudağını sırdı. “ Şey bugünlük yanımda para yok..”dedi biraz duraksama yaşadıktan sonra, vücudun acısından gelen bi zorlamaya yalvaran gözlerle baktı. “Daha sonra versem.. lütfen çok çok kötüyüm..”derken kolu kesilip atıldı sanki. İğneyi soktuğu kolu öyle bi acıyla sarsıldı ki, bayılacağını sandı. Adam alay eden gözlerle baktı. “Para yoksa mal da yok!” Ah hayır lütfen lütfen.. “Lütfen bakın geri veririm yemin ederim söz veriyorum.. daha fazla para veririm….lütfen..”gözleri öyle bi yalvarma vea acıyı barındırıyordu ki içinde, dış güzeliğini bile etkilemişti. Adam nispet yapar gibi malı çıkardı ve gözü önünde tuttu. Beyaz toz…İhtiyacı olan tek şey… Düşünebildiği tek şey…tek dostu baş düşmanı.. “Paran yok mu?” Gözlerini tozdan ayırıp ona baktı. “Şey hayır yok ama ama.. veririm gerçekten bu aralar işler pek yolunda gitmiyor..” İş mi? Hırsızlığa iş mi diyordu artık? Kendi iğrençliğini tekrar farkına varıp dudak büzdü istemsizce.. Adam güldü. Neden gülüyordu bu kadar? O anda Yakasından tutup çekiştirmeye başladı kızı.. direnecek gücü yoktu.. tek istediği o küçük rüyalarının tozu.. lütfen lütfen alayım.. diye yalvarıyordu içinden.. Adam çekiştire çekiştire bir ortama getirdi onu. Etrafta ışık yoktu. Çok az bi ışık huzmesi vardı sadece. Gözün gözü görebileceği kadar.. Adam güldü tekrar. Neredeydi? Göremiyordu Aida. “lütfen lütfen ver şunu.. yavarırım..lütfen ver..”deyip ağlamaya başladı içinden tüm organları sökülüyormuş gibiydi.. Öyle bir ağlıyordu ki, kan kustuğunu sanırdınız. Bu ağlamanın sebebi, o toza olan ve normal hayata olan özlemdi. Ailesine olan özlemdi bu. “Lütfen.. lütfen ver..”demekten ağzı yorulmuştu. Ama yalvarmaktan başka ne yapabilirdi ki? Tüm inancı, kudreti gücü.. her şeyi boşa gitmişti. Kahrolası bir hayvana delice yalvarıyordu. Boğazı acıyana kadar bağırmak.. Yalvarmak.. Ayağa kalkıp etrafına baktı. “Nerdesin..ütfen yalvarırım ver..istediğin kadar veririm..söz veriyorum..”demesiyle sert, bir çift eli göğüs hizasında hissetti. Onu duvara itti. Napıyordu bu adam? Ne? Hayır hayır hayır lütfen.. Olamaz.. Hayır.. Bir önceki teklif etmişti ama bu hayvan.. gözyaşları gittikçe çoğaldı.Adam yaklaşıp yatağa fırlattı onu, bir yastık gibi. “Hayır lütfen lütfen..dur istemiyorum!” dediğinde çoktan gömleği yırtılmıştı bile. Ağlıyordu. Deli gibi ağlıyordu. Bir kurbanlık gibi çırpınmaktan başka yapabileceği bir şey yoktu ama… “Dur!”bağırmaktan ses tellerinin kopacağını sandı bir an. Elinde kalan tek şeyini de kaybetmek istemiyordu.. Bu korku, özlemini çektiği, bağımlılıkla istediği şeyi, tozu bile unutturmuştu. Tek düşünebildiği buradan temiz halde çıkabilmekti.. “Dur lütfen..”dediğinde pantolununu çıkarıyordu adam. Öyle bir itti ki adamı var gücüye, geriye sendeledi. Hemen toparlanıp kaçmaya yeltendi, kapıya az kalmıştı.. Adam bileğinden tutup yere yatırdı kızı. Hayır hayır.. “lütfen dur..”öyle ağlıyordu ki, şu ana kadar döktüğü göz yaşları bir tas’ı doldurabilirdi. “Hadi ama bebeğim.. paran yoksa bana verebilecek başka şeylerinin olduğuna eminim..”sesindeki iğrençlik kanını dondurdu. Bir kaçışı yoktu artık. Bir seçeneği yoktu.. Bu sonu olacaktı. Böyle şeyleri çok duymuştu. Kızlara ilk önce kendileri sahip oluyorlar, sonrada insanlara pazarlıyorlardı.. “Hayır! İstemiyorum!” Ağlaması devam ederken hala bağırabiliyordu. “Durrrr!”dediğinde pantolonu da çıkmıştı. “Yeter.. lütfen dur!”dediğinde eli sırtına kaymıştı kızın. “İstediğini biliyorum or*spu”Aç bir hayvan gibi konuşuyordu. Tiksindi Aida. Durmasını yapmamasını söylemekten bıkmuştı. Bi çıkışı yoktu. Dişini sıkıp etrafına baktı. Bir şans.. Bi şey.. Tiksindirici olmadan önce bir şey.. Çevereye bakmaya devam etti. Ve sağında bir şey görür gibi oldu. Bir kemer. Demirli bir kemer. Pisliğin kemeri. Elini uzatıp almaya çalıştı. O anda üstünde hiçbişi olmadığını hissedip tekrar bağırmaya başladı. Üstündeki adamla beraber sağa kaymaya zorladı kendini. Ne kadar zamanı kamıştı? Bir dakika mı? 2 mi? Ne kadar. Biraz daha uzandı. Kolu çıkacaktı neredeyse. Gözyaşları koluna geliyordu başı dönük olduğu için. Biraz daha.. yapabilirsin Aida. Son kez var gücüyle uzattı kolunu. Adam kıvrakça kendi üstünü soyuyordu bu sırada. İğrenç. Kusacağını hissetti. Elini uzattığında bir şey hissetti. Bir demir. Tutmuştu kemeri! Bir umut belirdi içinde. O duygu o kadar yabancıydı ki ona ilk önce kavrayamadı. Kemeri biraz kendine çekip, iki eliyle tuttu. Elleri yandan geliyordu. Ağlaması kesilmişti. Ama hiç zamanı kalmamıştı.Lanet olsun.. Kemeri kavrayıp, kur yapıyomuşcasına –adam öyle sansın diye- güldü ve aniden boynuna doladı. Adam ilk ne olduğunu anlıyamadı, ta ki kızarmaya başlayıncaya kadar. Nefessiz kalıp Aida’nın üstüne bıraktı kendini. Öyle ayı gibiydi ki o da bir an nefes alamadı. Biraz duraksadıktan sonra ite kaka çıkabildi. Hemen üstünü giyinip hala titreyen eline baktı. Korku tüm benliğini, zehirli bir sarmaşık gibi sarmıştı. Panik üstün geldi ve oturup ağlamaya başladı. Lanet etti hayatına. İçi acıtan şekilde ağlıyordu.. bir daha eskisi gibi olamayacağını bilmek, normal olamayacağını sezmek, annesinin bir daha ipeksi saçlarını okşamayacağını bilme duygusu kılcal damarları çekilir gibi hissetmesini sağladı. O anda aldığı karar kendini bile şaşırttı. Evine gidemez miydi? Belki ailesi onu istemeyecekti ama denemeye deymezmiydi? Başını öü adama çevirip değeceğini anlayınca, yüzünü elleri arasına alıp bir iç çekti. Ayağa kalkmaya güvü yoktu ama bu iğrenç yerde durusa kafasını yiyebilirdi. Paçavra giysilerini giyp kapıya doğru yürürken şunu söylemeyi ihmal etmedi. “Or*spu sensin sürtük!”diyip tükürdü. Bir adam ödürmüştü. Ama zerre kadar pişmanlığı yoktu. Bugün ona yapamadıysa, yarın başka birine sadırırdı bu it. Kapıyı kaparken gelen polis sesi, ayaklarını yere zımbalamıştı sanki. Nereden bilebilmişlerdi? Nası? Kahretsin! Ama undan pişman değildi. Gerektiği kadar cezasını çekerdi. O adam yaşamayı hak etmiyordu. Baş fik biçimde yürürken, ileriden tanıdık siluetler ve tanıdık seslerle birlikte bir ışık huzmesi gördü. Tanıdık ses.. Tandık yüz.. Abisi.. Bu zamana kadar hiç olmayan bir içtenlik ve sevinçle karşıladı onu bekleyeni.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ayşegül Ateşoğlu
Admin | Özel Ant Lisesi 11. Sınıf
Admin | Özel Ant Lisesi 11. Sınıf
Ayşegül Ateşoğlu


Cinsiyet : Kadın Mesaj Sayısı : 136
Points : 161
Doğum tarihi : 11/12/93
Kayıt tarihi : 02/08/10
Yaş : 30
Nerden : İstanbul

Kişi sayfası
Rp Puanı:
Ceylin. Left_bar_bleue100/100Ceylin. Empty_bar_bleue  (100/100)

Ceylin. Empty
MesajKonu: Geri: Ceylin.   Ceylin. Icon_minitimePerş. Eyl. 02, 2010 12:57 am

78+11=89



Kurgun güzeldi ama sıradan bir kurguydu fazla zengin değildi. Renklendirmen göz yorucu değildi ve betimlemelerinde güzeldi. Ama yazım hatan fazlaydı .

Konu kilit Arrow
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ceylin.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ceylin ~
» Ceylin'in telefonu^^

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Küçük Sırlar RP :: Kayıt İşlemleri :: Kayıt :: 1. RP Dersliği :: 2. RP Dersliği-
Buraya geçin: